Bir zamanlar rahat bir yer olan bir evin önündeki kaldırımda oturdum. Ne zaman dışarı çıksak bana “hadi eve gidelim” derdin. Ama ben acınası gözyaşları içinde ağlayarak oturdukça evim artık ev değildi.
Gözlerinle veda ettikten sonra seni terk ettim ve kaçtım. Koşabildiğim kadar hızlı koştun çünkü sen de diğerleri gibiydin. Beni incittin ve beni hiç sevmedin.
Ama bu sadece kafamdaki seslerin bana söylediği saçmalıklardan ibaretti. Beni sevdin ve hala seviyorsun…
O yatakta bana bunu söylemeye çalışıyordun. Ama bulanık gözlerden ve çınlayan kulaklardan sadece bana asla mutlu olamayacağımı söyleyen endişeli sesler duydum.
Seni duymadım. Kalbimi kendi kendini yok etmenden kurtarmaya çalıştığını duymadım. Benimle ilgilenebilmek için kendini düzeltmek istediğini duymadım.
Seni duymadım ve o anda kaçtım çünkü endişemin ve güvensizliğimin duymak istediğini duydum. Belki bir gün ikimiz de buna hazır oluruz… Tekrar birlikte oluruz.
Çünkü bazen ruhlarımız hayatımıza yanlış zamanda girer ve zamanımız gelene kadar beklemek zorunda kalırız.
Ve acıtıyor; İşleri yavaşlatmak, yeniden başlamak çok acıtıyor.
Ama sonunda kaderin bir planı vardır ve bizi en çok sevdiklerimize geri vermek için evrene güvenmek zorundayız.
Güven, sahip olabileceğimiz tek şey ve sonunda her şeyin hallolacağına olan inancımızla yaşamalıyız.
Ama kalbimdesin biliyorum, ben zamanın sonuna kadar seni [wpdiscuz-feedback id=”0z2nxyr5ih” question=”Lütfen bununla ilgili bir geri bildirim bırakın” opened=”0″]seveceğim…[/wpdiscuz-feedback]