Sürekli aynı konuda hayaletli ev filmleri bir süre sonra çok saçma gelmeye başladı bir gerçek. Hatta bazen Türkler korku filminde yabancılardan daha iyi korku filmleri yapıyor bile diyoruz. Ancak bazı korku filmlerinde bu böyle olmuyor. Gerçekten geriliyoruz.
Bu, biz izleyicilerin, hikayenin derinliklerine indikçe kahramanları takip ettiğimiz anlamına geliyor. Gerilim hissettiğimiz korku filmleri bizi heyecanlandırıyor ve bazen o filmde ki tadı diğer korku filmlerinden alamıyoruz.
Küçümsenen Korku Filmi: Silent House
Silent House (2011) tek bir geceyi anlatan bir korku filmi. 88 dakikalık film, Sarah (Elizabeth Olsen) adlı genç bir kadının babasına (Adam Trese) ve amcasına (Eric Sheffer Stevens) eski hayaletli evlerini yeniden ziyaret etmelerine yardımcı olur: Yazları geçirdikleri ancak o zamandan beri hiç bir bakıma ve temizliğe uğramayan bir ev diyebiliriz. Mülkü satmak isteyen aile, harap olmuş binayı temizlemek için birlikte çalışmaya başlarlar. Ve bunu yapmaya devam ederken hava kararır. Hiç bir şeyden haberleri yoktur ve yalnız değiller gibi görünür.
Filmin fragmanı:
Filmin başında Sarah, ikisinin çocukluk arkadaşı olduğunu iddia eden bir komşuyla karşılaşır, ancak Sarah onu hatırlamadığını söyler. Bu Ziyaretçiler (2008) filminin başlangıcına benziyor değil mi? Bu sahne, yazar / yönetmen Bryan Bertino’nun sahip olduğu gerçek bir deneyime dayanarak The Strangers senaryosuna ek yazıldı. Bu açılışın beni neden bu kadar tedirgin ettiğini ve filmin geri kalanına nasıl uyduğunu anlamadan önce birkaç kez izlemek zorunda kaldım. Belki sen bu korku filmini ilk seferinde anlarsın.
Silent House, çıktığında eleştirmenlerden ve korku blog yazarlarından kötü eleştiriler aldı. BU FILMDEN NEFRET ETTİLER. Yorumcular filmin sonunu öfkelendiler, ki aslında bu kadar sürükleyici bulduğum şey bu. Hiçbir şey vermemek zor ama işaretleri kaçırmazsanız.
Silent House’u hafife alıyorsanız ona bir şans daha vermeniz gerekiyor.