İç huzur her şeyin geçici olduğunu kabul ediyor. Kalbinizin güneş olduğunu ve endişelerinizin sadece gelip geçen bulutlar olduğunu hayal etmek için bir dakikanızı ayırın. Şimdi gözlerinizi kapatın ve endişelerinizin zihninizin gözünden dışarı hareketini izleyin ve iç sel güneşin sıcaklığına odaklanın.
İç barış bir hedef değildir; İçimizde bir yer. Sık sık bu huzurlu yerden bizi engelleyen bir şeyler hissedebilirsiniz ve anksiyete, stres, bunalım, vb çeşitli şekillerde gelen kargaşalar. Kaosun bu tezahürleri genellikle zihnimizde olan geçici fırtınalardır. Bu fırtınalar bazen mevsimsel olabilir veya bir öğleden duş gibidir, ama hemen hemen her zaman geçicidir.
Bu fırtınaların arkasında özünde kim olduğumuz var. Gerçek doğamız. En yüksek benliğimiz. İçimizdeki ışık. Ve eğer kendimizi zihnimizin ötesinde görmek için izin verirseniz, biz bu fırtınalar olmadığını görebilirsiniz. Biz endişelerimiz veya korkularımız değiliz. Biz çok daha fazlasıyız. Biz, gökyüzünün (ve hayatımızın) arka planında ne olursa olsun, her gün ve gece geri gelen güneş ve ayız. Biz dirençliyiz ve kendimizi adadık.
Çünkü hiçbir fırtına cesur güneşi ya da yumuşak, sevgi dolu uydusunu yok edecek kadar güçlü değildir. Başlarını dik tutarlar ve cesur, kendinden emin dururlar. Onları net olarak görmediğimiz günlerde bile, orada olduklarından emin olabiliriz. Ve bu yüzden kendimizden en kopuk ya da belirsizlikten yorulduğumuz günlerde bile, içimizdeki güneşe ve aya bakıp bize kim olduğumuzu hatırlatabiliriz.
Bulutlar oluşmaya başladığında kalbine bak. Sis geldiğinde ruhuna bak. Yağmur yağmaya başladığında iç güneşine bak. Etrafınıza gelenlerden daha güçlü olduğunuzu unutmayın. Işığına bak. Aşkına bak. Kendinizi olduğunuz gibi görün ve bu fırtınaların bir gün sona ereceğini bilin, ama her zaman içinde o güneş olacak, tutkuyla yanan ve en karanlık günlerde bile sıcak tutan.
Kalbin yolunu yakmaya devam etsin.