Ruhlarımız Hakkındaki Gerçek
Hayatımıza giren bazı insanlar bizi bizden daha büyük bir şeye inandırıyor: ikiz alevler, karmaşık bağlantılar, ruh eşleri. Ve derler ki, bir ruh eşiyle karşılaştığında karnın da kelebekler hissedeceksin. İşin aslı, midenizin çukurunda rahatsız edici bir histir bu.
İnanıyorum ki bu ruhunun sana başka bir yaşamda ya da başka bir evrende senin kişiliğin olduğunu gösterme şekli. Ama burada-bu hayatta, bu bedende, bu yerde-başka birisin. Bu his sana bir şey anlatmaya çalışıyor. Onu değil, sorun değil.
İnanıyorum ki, bir parçamız sevgiyi o kadar çok arzuluyor ki kendimizi belli bir insanın bizim için doğru kişi olduğunu düşünmesi için manipüle ediyoruz. İnsanlarla derin bir bağ kurmayı o kadar çok isteriz ki düşüncelerimizi bunun için manipüle ediyoruz ve bazı insanların bizim için yaratılmış olduğuna inanmaya başlıyoruz. Bazı insanların uzak ve isteksiz olduklarına inanıyoruz çünkü kaçınılmaz acıdan korkuyorlar. Bazı insanların bir şeye bağlanmak istemedikleri için tuhaf olduklarına inanıyoruz. Sorun şu ki, bunlar bahane.
Eğer kendimize karşı dürüst olursak, gerçek aşkın asla çok fazla olmadığını biliriz. Gerçek aşk bizi korkutacak .. çünkü belki de bu bedendeki kalpler ona aşina değildir. Gerçek aşk bizim beklemediğimiz anda gelir ve biz en beklemediğimiz yerden vurur. Gerçek aşk bizde bir ateş yakar, ama yanmış hissettirmez.
Sizin için yaratılan kişiyle tanıştığınızda kendinizi sakin hissedeceksiniz. Karnın da kelebekler uçuşmayacak, daha çok avucunun içinde yanma hissine kapılacaksın.
Senin için doğru kişi olduğuna inandığın herkes, tozun cebimizin köşelerine ve kırıntılarına yerleşmesi gibi, kendini damıtılmış bir anıya gömecek. Külün bir alevden düştükten sonra balmumuna yaptığı gibi zihnimizin arkasına eriyecek. Sizin için yaratılan kişiyle tanıştığınızda, vücudunuz size bildiği tek yolu söyleyecektir.