Bazen sen hala buradaysan neden yaşadığımı merak ediyorum. Dünyaya senin vermediğin hangi teklifi verebilirim ki? Daha önce sahip olmadığım birine ne önerebilirim ki? Daha önce yazılmayan ne yazabilirim ki?
Çünkü göğsümü yırtabileceğimi fark ettim ve bunun bir anlamı yok çünkü boşum. Ve hiçbir şeyin orada olmaması anlamında boş değil, cansız olduğu gibi boş. Üzerim de çok fazla ağırlık var, ve hareket ettirecek enerjim yok. İçimde ki kelebeğe uçacak bir yer vermek için bir sebebim yok. Çok fazla pişmanlık var, ama kendimi affettirmek için tek bir sebep bile yok.
Kalbimde o kadar çok sevgi var ki, çekilmeyi bekleyen bir ipte asılı duruyor. Gümüş astarlar yanlış konfordur, kendinize sahip olduğunuz şeyin gerçekten ihtiyacınız olan şey olduğunu söylersiniz, ama onun yerine gerçekten istediğiniz tek şey sahip olabildiğiniz şeydir. Gümüş, hayatımıza anlam kattırmak için kendimize söylediğimiz yalanları temsil eder. Derler ki, her zaman bir umut ışığı vardır. Tünelin sonunda her zaman bir ışık, yağmurdan sonra hep gökkuşağı vardır.
Ama ya önemli şeylerin peşinden gelmekten yorulduysam? Ya her şeyden önce geldiğim tek şeyin fırtınadan önceki sakin gibi davrandığım zaman olduğu için gücenirsem? Ya geceleri melek gibi yaşamanın bir anlamı yoksa? Ya ışık olmayı bitirdiysem ve karanlık olmak istersem, fırtına olmak için can atsam?
Görünüşe göre bu dünyadaki çoğu insan hayallerini heyecanlandıran gizemli, baştan çıkarıcıları arzuluyor. Her zaman orada, o zor heyecan arzusu, yasak et bizi ısırmaya itiyor, ama asla kanın tadına bakamıyorduk. Neden hep daha fazlasını istiyoruz? Neden gerçekliğimiz bizi tatmin etmeye yetmiyor? Bu gezegene yeni adım attığımı hissettiren o kadar çok yüzeysel soru var ki, bunlar zaten bilmem gereken şeyler.
Neden hiç duvar yıkmadım? Çok derine inersem orada kendi iblislerimi bulacağımdan mı korkuyorum? Yoksa ne kadar derine inersem o kadar az bulacağımdan mı daha çok korkuyorum? Uzaklara bakıp sadece önünde ne olduğunu görmek gibi. Ya da aklında hiçbir şey düşünmeden, asla ulaşamayacağın bir şeyin peşinden koşmak. Ya da hayal edebileceğiniz her şeyin asla senin olmadığını fark etmek. Her şeyin senden önce yapıldığını bilmek.
Bu zor “önce”, her zaman sonra geleceğini hatırlatan. Sahip olduğunuzu düşündüğünüz herhangi bir yaratıcılık geri dönüştürülmüş görüntülerin parçaları.