Sonunda sona eriyor, daha başlamadan. Söylediği her kelimeyi sorguluyorum ve daha hafif havanın tadını çıkaramıyorum ya da daha parlak güneşi göremiyorum. Ayaklarım artık onunkiyle adım adım hareket ediyor ve vücutlarımız kilometrelerce uzakta hissediyor. El ele yürüyüşler kısaldı ve uzun görüşmeler azaldı. Şimdi benim şüphelerimi görüyor ve hissediyor, onu da ikna ettiklerimi biliyor. Sonumuz başlangıcımızdan çok daha hızlı geliyor, son anlarımız kendimi bu kalp kırıklığının bir mil öteden geldiğini gördüğüme ikna etmekle geçiyor. Bu, kısa bir hayal gibi hissettiren şeyden uzaklaştığımızda, tozlarımızda heyecanımızın ve potansiyelimizin kalıntılarını bıraktığımız zamandır. Bu, birbirimizden gittikçe uzaklaştığımızda, bana kalan tek şey bir zamanlar sahip olduğumu düşündüğüm küçük bir his.
Hepimiz bu sonu biliyoruz. Bir şey hissetmekten uzaktayız. Geçmişten günümüze göre daha yüksek sesle konuşuyoruz. Bu geleceğe olması gerektiği gibi olma fırsatı vermiyor.
Bu anları hepimiz biliyoruz. Geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin parçalarını oluşturanlar onlar. Kalp kırıklığının renk tonuyla düşündüğümüz insanların olduğu anlar. Ama şimdi onları düşündüğümde, hayatın gelip geçiciliğini ve onun uydurduğu her şeyi, hepimizin küçük anlarla nasıl yetenekli olduğumuzu düşünüyorum. Farklı insanlarla, yaşam ve insan durumu unsurlarıyla dolu anlar — umut, kahkaha, güzellik, aşk ve evet, korku, kayıp ve acı. Bu unsurlardan hangisini ya da hangi anda hissedebileceğimizi ve bu anlardan hangisini anı olarak saklayacağımızı asla bilemeyiz. Ama bildiğimiz şey, onlara tutunmayı dilediğimiz zaman gerçek kalp kırıklığının yaşadığı yerdir. Denemiş ve başarısız olmamış, güvenmiş ve hatalı olduğu kanıtlanmamış, hatta sevip kaybetmiş olmak değil. Keşke daha fazla an geçirebilseydin ya da sahip oldukların detaylarını hatırlayabilseydin, ama sadece tutunacak perilerin olması. Keşke onları yaşarken onları olduğu gibi tutmak isteyeceğini bilseydin, çünkü tam olarak olması gerektiği gibilerdi. Dünyanın aydınlanmasına, zihninin uçuşa girmesine ve bedenlerinin dokunmasına izin vermek istiyor böylece özel bir şeyin parçası etmenin nasıl bir şey olduğunu hatırlayabileceksin. Bu anın sana armağan edebileceği her şeyi hissedebilmek için kontrolü bırakmak. Yaşamak için. Sevmek için.
Bugün ya da yarın ne olabileceğini bilmiyoruz. Dün ne olabileceğini bilmiyorduk. Bildiğimiz şey, hayat ve aşkın birçok küçük anı. Her birine, bir gün dilek tutacağınız kişiymiş gibi değer verin.