Aramızda ki kıvılcım hemen oldu. Daha önce hissetmediğim bir şeydi. Zahmetsizdin. Yüzlerce insanla dolu bir odadaydık, ama tek istediğim senin yanında olmaktı, seni dinlemek, seni öğrenmek, ve her şeye rağmen, sana aşık olmaktı.
Ve daha sonra hızlı bir şekilde bazı konularda zıt olduğumuzu gördüm. Hayatlarımız aynı hizaya gelmedi. Bunun senin için bir risk olduğu anlamına geldiğini biliyordum ama değişmeye hazır olduğunu söylemiştin. Benimki gibi daha sessiz bir yaşam tarzı yaşamaya hazırdın.
O gece sana aşık oldum. Ne de olsa zıtlıklar cezbeder, değil mi? Farklı olmak için yalvardığımız her zaman bana bunu hatırlattın. Zıtlıklar çeker, sen de öyle demiştin.
Aslında çok şey söyledin. Sana aşık olmamı sağlayacak çok şey var. Sana inanmamı sağlayacak çok şey var. Doğru şeyler söyledin. Doğru şekilde davrandın. Bir kitabı kapağına göre yanlış değerlendirdiğimi düşündüm. Belki de değişmeye, yerleşmeye, birine bağlılık taahhüdünde bulunmaya hazırdın.
Beni kandırdın. Gardımı indirdim. Seni içeri aldım, sadece sen içeri girip giderken kalbimin bir parçasını yanında götürmen için. Yani, ses almadan, iz bırakmadan, veda etmeden ayrıldığında.
Kaçtın. Zorlaştı ve sen kaçtın. Artık senin için uygun değildi ve sen kaçtın. Daha da önemlisi, artık senin için uygun değildim ve sen kaçtın. Beni hafife aldın. Nerede yanlış gittiğini sorgulamama neden oldun. Bu neden oldu?
Nedenini bilmek ister misin?
Çünkü sen her zaman sandığım kişiydin.
İşte bu yüzden.