Birine olan saygını kaybettiğin an her şeyin değiştiği andır. Orada durup iyi tanıdığını sandığın birine ya da bir zamanlar hayran olduğun birine baktığın ve hala sana asla olmayacağına söz verdikleri kişi olduğuna inanamadığınız an. Onlara korkularını anlattığın gün onları asla hayata getirmeyeceklerinden neredeyse emin olduğun ironiye gülüyorsun. Onlarla asla böyle bir sorunun olmayacak. Sana diğerleri gibi zarar verebilecek biri olmaktan çok uzakta olduğundan neredeyse emindin.
Birine olan saygını kaybettiğin an, bir zamanlar acı veren ve gözden kaçan eski kalıpları gördüğün için kendini suçladığın andır. Aynı kırmızı bayrakları, aynı tutarsızlığı, aynı bahaneleri gördün ve geçmişe bakmayı seçtin. Bunun geldiğini gördün ama bir parçan yanıldığını umuyordu, bir parçan sadece korkularının sürünmesini umuyordu, bir parçan da şüphelerinin sadece kafanın içinde olduğunu umuyordu ama bir parçan da bunun tanıdık geldiğini biliyordu, daha önce de gördüğün bir şey, kaçınmaya çalıştığın bir şey. Bir parçan bu kişinin göründüğü gibi biri olmadığını biliyordu. Bir parçan bu maskeyi çok iyi biliyordu ve arkasında ne olduğunu daha iyi biliyordu.
Birine olan saygını kaybettiğin an, sana nasıl saygı duyabildiğini ya da sana nasıl davranacağını bilmeyenlere boyun eğen ere boyun eğen bir şansınız olduğunu fark ettiğiniz andır. Kalmayacaksın, standartlarını düşüremeyeceksin, onlara aynı hayranlıkla bakamayacaksın ve onlara kalbini bir daha vermeyeceksin. Seni kaybetmekten korksalar bile, saygı duymadığın biriyle birlikte olamayacağın için çekip ölmekten korkmadığını anlayacaksın.
Birine olan saygını kaybettiğin an, bazen saygının aşktan daha önemli olduğunu fark ettiğiniz andır, saygı yok olduğunda, sevgi yavaşça kaybolur, tutku buharlaşır ve kıvılcım söner. Birine olan saygını kaybettiğin an, onu geri alamadığın andır. Sırf birini seviyorsun diye saygısızlığa göz yumacak kişi sen değilsin. Artık değil.