Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler aslında insanların düşünce tarzına göre şekillenebilen bir detay değildir. Herkesin bilmediği detaylar var. Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler arayan insanlar için aşkın psikolojik tarzını keşfetmeye davet ediyoruz.
İnsanlar aşık olmaya meyillidir ve aşık olmanın ne kadar sürede gerçekleştiği hakkında da hiç bir fikirleri yoktur. Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler arasında bunun cevabı da mevcut.
Uzun zamandır belki de hiç duymadığını aşk hakkında psikolojik gerçekler mevcut. Bu gerçekler aşka bakış açınızı değiştirecek ve aşık olduğunuzda ruhsal ve bedensel değişimlerinizin nedenini ortaya çıkaracaktır.
Vikipedi’e göer aşık olmak: Aşk
Vikipedi’ye Aşk nedir diye sordum.
Aşk, aslında, karmaşıktır.
Şairler ve söz yazarları romantik düşünceler ve duyguları anlamlı kelimelere dökerken, aşk karmaşık bir gizem olmaya devam eder. Psikologlar ve antropologlar, insanların nasıl ve neden aşık olduğu ve en önemlisi, tüm bunların arkasındaki bilim hakkında söyleyecek çok şey var.
Aşk ile ilgili bu şaşırtıcı psikolojik gerçekleri ortaya çıkarmak için sayfalar dolusu çalışma ve metin araştırdık.
Aşk ile ilgili Psikolojik Gerçekler
Aşk hakkında psikolojik gerçekler tek bir kelimeyle anlatılamaz.. bunun nedeni aşk karmaşıktır. Tek bir gerçekle kendimizi inandıramayız.
Aşk aslında 3 duygudan 1’dir.
Aşkın bu kadar karmaşık ve tarif edilemez olmasının bir nedeni vardır – aslında üç duygu bir bütündür. Ünlü biyolojik antropolog Helen Fisher liderliğindeki bir bilim ekibine göre, romantik aşk aslında üç duyuma ayrılabilir: şehvet, çekim ve bağlılık. Ve her duygu, beyinden kaynaklanan kendi hormon kümesi ile karakterize edilir.
Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler arayan insanların aslında bunu aramasının sebebi de bu duyguların arasında yer alıyor olabilir.
Şehvet aşktan farklıdır
“Şehvet”in evrimsel temeli üreme ihtiyacından kaynaklanır. Seks hormonları testosteron ve östrojen, cazibe ve bağlanmanın arkasındakinden ayrı olan şehveti yönlendirir. Bu yüzden tek gecelik ilişkiler mutlaka uzun süreli ilişkilere yol açmaz. Ancak, şehvet ve tutku hala uzun süreli aşkın bileşenleri olduğu için karmaşıklaşır.
Cazibe takıntıya dayanır
Östrojen ve testosteron şehvet sürücü iken, dopamin ve norepinefrin kişi çekim hissettiğinde serbest bırakılır. Fisher’ın kapsamlı araştırmasına göre, insanlar “ödül” davranışını kontrol eden beyin bölgelerinde çekim gösterirler.
Fisher’ın bir dizi çalışmasında, aşık insanların beyin taramaları, yoğun bir şekilde etkilendikleri birinin resmi gösterildikten sonra beynin birincil ödül merkezlerinin aydınlatıldığını gösterdi.
Bu, aşkın cazibe bileşeninin neden takıntı duygularına dayandığını ve romantik bir ilişkinin ilk günlerinin neden canlandırıcı olabileceğini açıklamaya yardımcı olur.
Aşık olmak iştahı azaltabilir
Birisi aşkın çekim aşamasında olduğunda, yüksek düzeyde dopamin ve norepinefrin salınır. Dopamin mutluluk hormonlarından biri olarak bilinir ve bu kimyasallar insanları sersemletebilir ve hatta öforik hissettirebilir. Bu reaksiyon aynı zamanda iştahın ve uykusuzluğun azalmasına neden olabilir, bu da aslında iyi yiyememenizin veya uyuyamamanızın “aşık” olduğunuzdan kaynaklandığı anlamına gelir.
Aşık olmak insanı değiştirir
Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’nde yayınlanan bir çalışma, aşık insanların kendi ilişkilerine girdikten sonra genellikle farklı ilgi alanlarına ve kişilik özelliklerine sahip olduğunu buldu.
Çalışmanın yazarlarından biri, insanların daha çeşitli bir benlik duygusuna ve aşık olduktan sonra artan bir benlik saygısına sahip olduğunu öne sürdü. Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler arayan kullanıcılar büyük ihtimalle hiç arama fikri olmayan bu aramayı değiştiği için araştırıyor olabilir.
Aşk kördür
Uzun süredir evli olan Richard Schwartz ve Jacqueline Olds, harvard tıp fakültesi profesörleri ve on yıllardır aşkın evrimini inceleyen çift terapistleridir.
Bir çalışmada, “aşk kördür” ifadesinin arkasındaki bilimi ortaya çıkardılar. Harvard Üniversitesi tarafından yayınlanan bir yazıda Schwartz, aşk hissinin korku ve sosyal yargı gibi olumsuz duygulardan sorumlu sinir yolunu nasıl devre dışı bıraktığı kaleme aldı.
Yani aşık olmaya başladığınızda, eleştirel değerlendirmeler yapma yeteneğiniz kapanır.
‘Aşk ilacı’ çikolatadır
Aşık olduğunuzda, beyniniz fenililenamin adı verilen ve “aşk ilacı” olarak bilinen bir hormon salgılar. Hormon, ortakların birbirlerine delicesine aşık hissetmelerini sağlamanın sorumlusudur. Fenililen de Çikolatada bulunur, tek parça çikolata yedikten sonra neden duramayacağınızı bu durum açıklayabilir.
Aşık olmak saniyenin sadece beşte birini alır.
Aşık olmak ne kadar sürer sorusuna cevap arıyorsanız bu bilgi sizi tatmin edecektir.Bilim adamlarının aşk konusunda yaptıkları tüm keşifler arasında en romantik olanı birinin ne kadar çabuk aşık olabileceğidir.
Cinsel Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir meta-analiz çalışması, aşık olmak sadece saniyenin beşte biri kadar sürdüğünü ortaya çıkardı.
Bir insan aşık olduğunda, beynin birden fazla bölgesi çalışır.
Aynı çalışmada, araştırmacılardan oluşan ekip, beynin 12 bölgesinin, birinin aşık olduğunu hissetmesini sağlayan öforiye neden olan kimyasalları serbest bırakmak için birlikte çalıştığını ortaya koydu. Aşk ile ilgili psikolojik gerçekler arasında beynin kaç bölgesi çalıştığı çalışması önemsenmiştir.
Dopamin, oksitosin, adrenalin ve vazopressin kimyasalları, aşk ile vurulduklarında hissedilebilecek yüksek hissi ortaya çıkarır.
Beyin aşık olur, kalp değil.
Kalp mi aşık olur yoksa beyin mi sorusunun cevabını merak edenler için yeterli bir bilgi arıyorsanız cevaplayalım. Beyin aşık olur. Birçok bilim adamı, aşık olanın beyin mi yoksa kalp mi olduğu konusunda ileri geri gitti. Syracuse Üniversitesi profesörü Stephanie Ortigue, çalışmalarına dayanarak, kalp birbiriyle ilişkili olsa da, sonuçta beyin aşık olduğuna inanır.
Ortigue, Journal of Sexual Medicine dergisinde “Beynin bazı bölgelerindeki aktivasyonu kalbe, mideye iletebilir.” diye yazdı. “Bazen kalbin bir tezahürü olarak hissettiğimiz bazı belirtiler beyinden geliyor olabilir.”
Aşk acıtır
Bazen, aşk acıtır ve “kalbi kırık” olmak aslında gerçek bir histir ve sadece kafanızda olan bir şey değildir. Buna “takotsubo kardiyomiyopatisi” ya da kırık kalp sendromu denir. Harvard Women’s Health Watch’a göre, kırık kalp sendromu, sevilen birinin kaybı veya ciddi bir kaza gibi şiddetli duygusal veya fiziksel stresin bir sonucu olarak kalbin ana pompalama odasının zayıflamasıdır.
Aşk hormonu iki yüzlüdür.
Northwestern Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, uzun zamandır sıcak, bulanık refah ve sosyal bağ duygularını teşvik ettiği bilinen “aşk hormonu” oksitosinin de karanlık bir tarafı olduğunu ortaya koydu. 2013 yılında yayınlanan şaşırtıcı araştırma, oksitosinin duygusal acıya da neden olabileceğini gösteriyor.
Hormon aslında beyindeki sosyal hafızayı güçlendirir ve bu da kötü anıları içerir. Bu anılar olumsuz bir olaydan çok sonra tetiklenebilir.
Çiftlerin kalp atışları senkronize olur.
Ezilmeniz geçtiğinde kalbiniz atlayabilir, ancak bir çalışma, derin bir ilişkiniz varsa, kalplerinizin senkronize bir şekilde atıyor olabileceğini buldu.
Daha fazla aşk ile ilgili psikolojik gerçekler mi arıyorsun?
