Belki bir gün oturup aramızda ki her şeyi konuşabiliriz. Her birimizin diğerine nasıl zarar verdiğini konuşabiliriz. Belki birbirimize daha önce söyleyemediğimiz şeyleri söyleyebiliriz. Belki her birimizin diğerine karşı nasıl hissettiğimizi paylaşabiliriz.
Belki birbirimize yaptıklarımız yüzünden ağladığımızdan bahsedebiliriz. Belki aramızda mahvolan güzel şeylerden bahsedebiliriz. Belki birbirimiz olmadan yalnız ve kaybolmuş hissettiğimiz gecelerden bahsedebiliriz.
Belki başından beri konuşmaktan kaçındığımız şeyler hakkında konuşabiliriz. Belki de sonunda konuyu her zaman değiştirdiğimiz şeyler hakkında konuşabiliriz. Belki de artık yokmuş gibi davranmayı bırakmanın zamanıdır. Belki ikimiz de öyle olmadığını bilirken her şey yolundaymış gibi davranmayı bırakabiliriz ama itiraf etmekten çok korkuyoruz. Çünkü bunu kabul etmek birbirimizi kaybetme ihtimalimiz olduğu anlamına gelebilir ve bu ikimizin de alamayacağı bir risk. Ama ya zaten birbirimizi farklı şekillerde yavaş yavaş kaybediyorsak?
Belki her birimiz yaramızı açığa çıkarırsak sonunda her birimizin diğerini nasıl derinden etkilediğini anlayabiliriz. Belki birbirimizi nasıl parçalayıp hayal kırıklığına uğrattığımızı konuşabiliriz. Belki yaralarımızın ne kadar derin olduğunu ve hala nasıl iyileşmeye çalıştığımızı paylaşabiliriz. Belki ikimiz de ters giden şeyler hakkında konuşacak cesarete sahip olsaydık sonunda maskelerimizi çıkarıp hiçbir şey olmamış gibi davranmayı bırakabilirdik.
Belki her birimiz birbirimizin kalbinde ki çatlaklardan bahsedebilir ve birbirimizin acısını paylaşabiliriz. Belki her birimizin diğerinin dünyasını nasıl alt üst ettiğimizi ve birbirimizi kalbinde bir delik ile nasıl terk ettiğimizi konuşabiliriz.
Belki her birimizin neler yaşadığını ve birbirimize neler yaptığını anlayabilirsek sonunda ya tekrar bir araya gelebiliriz ya da birbirimizin gitmesine izin verebiliriz. Belki de tekrar deneyip deneyemeyeceğimizi öğrenmenin zamanı geldi.