Arka bahçeme düşen yağmur sesiyle uyandım.
Uzun zaman önce ekilen tohumlardan çiçek açan intikam çiçekleri gibi yerli bir mezarlıktan yükselen ruhların sesiyle uyandım.
Bana yalan söyleyen tarih kitaplarının sesiyle uyandım. Öğretmenimden bir açıklama istedim. Kimsenin kanla yazılmış hikayelere itiraz etmediğini söyledi.
Gururlu Afrika kralı ve kraliçelerinin adalet çığlıkları sesiyle uyandım, ama kraliyet durumları polis devletinin gizli muhafızları tarafından kabul edilmedi.
Ben bir toplu baş ağrısı halüsinasyon içine kristalize bin internet komplo teorileri sesi uyandım, ve hala gerçeği bilinmiyordular. Tavşan deliğinin sonsuz derinliğini yutmak için sert bir kırmızı hap önerdiler.
Kadına şiddetin sesiyle uyandım. Devlet yetkililerinden milyonlarca insan halinde yardım istedik, tek bir cevap bile alamadık.
Terk edilmiş Trabzon sokaklarının Fırtına ve Yağmur anonsu sesiyle uyandım. Sel felaketinin geleceğini saatler önce söyleyip, hiç bir önlem alamayan belediye başkanlarına seslenmek istedim.
Dairemin üzerinde gezinen 33 uzaylı uzay gemisinin sesiyle uyandım. Liderimizle görüşmek istediler. Bizde Lider yok dedim.
Bir elimin alkışlama sesiyle uyandım. Sadece halime güldüm.
Eski sevgilimin sesi ile uyandım. Geçmişe bunu bana neden yaptığını sordum, cevap alamadım.
Komşularımın yüksek sesle müzik dinlememden rahatsız olduklarını konuşmalarının sesi ile uyandım. Onlara bunu bana söyleyebilirdiniz, bir daha yapmam dedim. “Sorun değil” dediler.
Uber şoförünün kornasının kalbimin ritmine göre uygun sesiyle uyandım. Son dönem kapitalizminin son nefesini doğal bir manzaradan izlemek istemiştim. Sonra düşündüm ve.. Bizde Uber kalmadığını ve Taksilere binmek zorunda kaldığımızı hatırladım.
Midem veya egomun sesiyle uyandım. Şamanım bir bardak daha su getirdi; Susamadığımı söyledim ve tekrar uykuya daldım.
Heykellerin düşme sesiyle uyandım. İlahi kadın ve erkekler.. Atamın Heykeline göz diken insanları zaten biliyordum. Ama bunu asla başaramayacaklarını biliyordum, tekrar uyudum.
Yeni inşaat çalışmalarının sesiyle uyandım. Görünürde bir çekiç ya da keski yoktu, sadece onlarca çalışan insan ve onları izleyen Siyah lüks araçlı zengin Rütbeliler vardı.
Her şey gibi, çiçek açmadan önce kendi kalbimin kırılma sesiyle uyandım.