İçe dönükler aşık olmak istemiyor değil.
Yalnızlığımız göz kamaştırıcı. Nefes kesici aslında. Yalnızken renkleri farklı görürüz. Durup bakacak ve gerçekten bir sahneyi, bir kokuyu, bir yabancının yüzünü inceleyecek zamanımız var.
Yalnızken daha çok şey fark ediyoruz, sahneler sinematik resimler gibi gözlerimizin önünde ortaya çıkıyor. Kendi düşüncelerimizle baş başayken zaman ayaklarımızın altından kum gibi kayıp gitmez. Zihnimizin dolaştığı yerden ve yaşadıklarımızdan bizi uzaklaştıran hiçbir şey olmadan, birkaç saniye daha oyalanırız.
Yalnızken kendimize kızmayız – hiçbir yerde, bizi dinleyecek, bizi başarıya sürükleyecek kimsemiz yok.
❤️ Erkekler mi Yoksa Kadınlar mı Daha İçe Dönüktür?
İçe dönükler aşık olmak istemiyor değil; İçe dönükler sevdikleri birinin yanında vakit geçirmek istemiyorlar. Sadece arkadaşlarımızdan daha çok zevk alıyoruz.
Sadece transından, güzelliğinden hiç çekilmeden her şeyi keşfetmek istiyoruz. Sadece bizimle bunu yapabilecek birini bulamadık, çünkü bu insanlar nadir ve garip.
Derinliğe, meraka, sessizliğe olan ihtiyacımıza saygı duyan birini bulmak acı verici bir şekilde zor; Bizi terk eden biri bizi okyanusa bakarken gördüğünde herkesin gerçekten yapması gerekenden beş dakika daha uzun süre hayallere dalmak gibi gelir.
Evlerimizin bir vaha olduğunu, kitapların, battaniyelerin ve çam ağaçlarıyla dolu arka bahçelerin her zaman şehirdeki bir gecenin gürültülülüğünü ve yoğunluğunu kazanacağını anlayan birini bulmak zor. Güzel bir yerde oturup nefes almanın ne demek olduğunu anlayan birini bulmak zor. Bizim kadar derinden bağlantı kuran birini bulmak zor, kendi kalbi daha yumuşak bir davulun müzik ritmine aşık olan birini bulmak zor.
Kelimeler olmadan, açıklama yapmadan, fedakarlık yapmadan. Bizi bilen birini bulmak zor.
İçe dönükler aşık olmak istemiyor değil. Acele etmeyen, bizi sessizliğimizde koşturmayan birini bulmak çok zor. Acele etmeyen, dünyayı aceleye getirmeyen birini bulmak çok zor.