Burasi gercek kalp kirikliginin yasadigi yer.
Burasi gercek kalp kirikliginin yasadigi yer.

Başlangıçta, her şey çok yeni hissettiriyor. Elimi onunkine götürdüğümde, o elektrik anı için, dünya aydınlanıyor gibi görünüyor. Onun sözleri zihnime işliyor. Her gün bu yeni maceranın düşünceleriyle çalkalanıyor. Yanımda yürürken, yeni bir sokakta el ele giderken havanın daha hafif hissettirmesi ve güneşin daha parlak olması. Ya da yanımda yatarken, vücutlarımız tanıdık bir bulmacanın parçaları gibi birbirinden ayrılması. Bu insanla her an çok yeni hissettiriyor, yabancı olmaktan uzak olmayan ama onu bir ömür boyu tanıyormuşum gibi hissettiren biri.

Hepimiz bu kişiyi tanıyoruz. “Seninle yeni tanıştığıma inanamıyorum” dediğimiz insanı. “Bu gerçekten mi?” dediğimiz insanı. Aynı zamanda ‘yarın hala burada olacak mı’ dediğimiz insanı. ‘Acaba beni üzer mi’ dediğimiz insanı.

Sonra değişiklik geliyor. Aniden heyecan verici bir başlangıç sözü veren her yeni an, ağladığım her sonun hatırasıyla köreldi. Zihnim artık uçuştaymış gibi hissetmiyor; bunun yerine, bundan sonra ne olacağını tahmin etme dürtüsüyle ağırlık hissediyor. Düşünceler kalp kırıklığı vaadi etrafında dans ediyor, bir olasılık ve vaat edilmiş bir gerçeklik arasındaki çizgide gidip geliyorum. Her gün sanki bitmemiş bir bulmacaymış gibi hissediyorum.

Hepimiz bu değişimi biliyoruz. Basit bir bakış ama karmaşık bir dokunuş. Boğazında oluşan düğümlerde çalkalanan kelimeler. Her şeyi bildiğiniz bir an ile aniden hiçbir şey bilmediğiniz bir an arasında kusursuz bir sıçrama görevi. Sanki hiç var yokmuş gibi yanından geçen anlar.

Sonunda sona eriyor, daha başlamadan. Söylediği her kelimeyi sorguluyorum ve daha hafif havanın tadını çıkaramıyorum ya da daha parlak güneşi göremiyorum. Ayaklarım artık onunkiyle adım adım hareket ediyor ve vücutlarımız kilometrelerce uzakta hissediyor. El ele yürüyüşler kısaldı ve uzun görüşmeler azaldı. Şimdi benim şüphelerimi görüyor ve hissediyor, onu da ikna ettiklerimi biliyor. Sonumuz başlangıcımızdan çok daha hızlı geliyor, son anlarımız kendimi bu kalp kırıklığının bir mil öteden geldiğini gördüğüme ikna etmekle geçiyor. Bu, kısa bir hayal gibi hissettiren şeyden uzaklaştığımızda, tozlarımızda heyecanımızın ve potansiyelimizin kalıntılarını bıraktığımız zamandır. Bu, birbirimizden gittikçe uzaklaştığımızda, bana kalan tek şey bir zamanlar sahip olduğumu düşündüğüm küçük bir his.

Hepimiz bu sonu biliyoruz. Bir şey hissetmekten uzaktayız. Geçmişten günümüze göre daha yüksek sesle konuşuyoruz. Bu geleceğe olması gerektiği gibi olma fırsatı vermiyor.

Bu anları hepimiz biliyoruz. Geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin parçalarını oluşturanlar onlar. Kalp kırıklığının renk tonuyla düşündüğümüz insanların olduğu anlar. Ama şimdi onları düşündüğümde, hayatın gelip geçiciliğini ve onun uydurduğu her şeyi, hepimizin küçük anlarla nasıl yetenekli olduğumuzu düşünüyorum. Farklı insanlarla, yaşam ve insan durumu unsurlarıyla dolu anlar — umut, kahkaha, güzellik, aşk ve evet, korku, kayıp ve acı. Bu unsurlardan hangisini ya da hangi anda hissedebileceğimizi ve bu anlardan hangisini anı olarak saklayacağımızı asla bilemeyiz. Ama bildiğimiz şey, onlara tutunmayı dilediğimiz zaman gerçek kalp kırıklığının yaşadığı yerdir. Denemiş ve başarısız olmamış, güvenmiş ve hatalı olduğu kanıtlanmamış, hatta sevip kaybetmiş olmak değil. Keşke daha fazla an geçirebilseydin ya da sahip oldukların detaylarını hatırlayabilseydin, ama sadece tutunacak perilerin olması. Keşke onları yaşarken onları olduğu gibi tutmak isteyeceğini bilseydin, çünkü tam olarak olması gerektiği gibilerdi. Dünyanın aydınlanmasına, zihninin uçuşa girmesine ve bedenlerinin dokunmasına izin vermek istiyor böylece özel bir şeyin parçası etmenin nasıl bir şey olduğunu hatırlayabileceksin. Bu anın sana armağan edebileceği her şeyi hissedebilmek için kontrolü bırakmak. Yaşamak için. Sevmek için.

Bugün ya da yarın ne olabileceğini bilmiyoruz. Dün ne olabileceğini bilmiyorduk. Bildiğimiz şey, hayat ve aşkın birçok küçük anı. Her birine, bir gün dilek tutacağınız kişiymiş gibi değer verin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilir

Birini Düzeltmek ya da Seni Sevmesini Sağlamak Senin İşin Değil

Birini düzeltmek ya da seni sevmesini sağlamak asla senin işin değil. Onlara yapabileceğin en iyi iyilik, iyi dileklerini iletmektir.

Onu bırakarak, sonunda kendi değerimi gördüm.

Onu bıraktıktan sonra gerçek dünyamı gördüm. Sonunda kendi değerime paha biçemediğimi anladım. İşte bu yüzden onu terk ettiğim için mutluyum.

Aşk Notları: Birine Sevdiğinizi Söylemenin En Basit Yolu

Aşk notları veya aşk mektupları. Her ikisi de sevdiğiniz insana, sevgilinize onları sevdiğinizi söylemenin en basit yoludur.

Kalbimin Köşelerinde

Zihnimin bir köşesinde, en derin köşelerde, Unutamadığım bir hikaye var. Zihnime kazındı.…